Uzun ve yoğun bir aradan sonra keçe işlerime geri dönebildim. Ne zamandır aklımda olan ama yapmaya bir türlü fırsat bulamadığım küçük bir çanta tasarlamaya karar verdim. Malum anaokulu öğretmeni olmamdan kaynaklı elimde telefon ya da başka şeylerle ortalıkta dolanamıyorum ve çoğu zaman kıyafetlerimin cepleri telefonum için küçük geliyor. Ben de son projeyi teslime der etmez sıvadım kolları oturdum keçelerimin başına ve kendime sevimli mi sevimli iki tane telefon kılıfı yaptım.
Bunu yapabilmeniz için her zamanki gibi gerekli malzemeler keçe, soğuk silikon, makas, iğne ve iplik. Bütün bu malzemeleri önceden de bahsettiğim gibi Eminönü'nden bulabilmeniz mümkün. Ayrıca bu aralar yeni bir site keşfettim keçe siparişi verebiliyorsunuz. Özellikle İstanbul dışında yaşayanların online sipariş verebilmek çok işine yarayacaktırç http://www.ipekyoludesign.com/ bu web sayfası üzerinden keçe temin edebilirsiniz. Diğer malzemeleri zaten her hangi bir tuhafiyecide bulabilmeniz mümkün.
Sonra kafanızda bir tasarım yapıyorsunuz ve başlıyorsunuz kesip yapıştırmaya. Benim tasarımım sonucu ortaya bu iki şirin telefon kılıfı çıktı. Bunları biraz daha büyük yaparak minik çantalar olarak da kullanabilirsiniz :)
2 Haziran 2014 Pazartesi
1 Haziran 2014 Pazar
İstanbul'a Yakın Bir Cennet: Kabatepe
Artık yaz geldi hafta sonu bir yerlere kaçmak lazım diyenler
bu yazıyı muhakkak okusun. İstanbul’a yakın cennet köşeler adlı serimin ilk
yazısına başlıyorum.
Eğer doğayı seviyorsanız, benim için lüks tatil değil,
girdiğim denizin, bulunduğum ortamın doğal güzelliği önemli diyorsanız, kesinlikle
bir hafta sonunu Kabatepe orman kampı için ayırmalısınız.
Ben geçen yıla kadar hiç bir kamp alanında kalmamıştım. Eşimin
çocukluğundan kalan anıları doğrultusunda kendimize hafta sonu kamp
yapabileceğimiz ve denize girebileceğimiz yerler bakmaya başladık. Malum özel
sektörde çalışanların hepi topu 3 ya da 4 hafta tatilleri olunca hafta sonları
daha da bir kıymetli oluyor.
Banim görevim işten erken geldiğim için gidilebilinecek,
deniz kenarı kamp alanlarını araştırmak oldu. Bir kaç günlük bir araştırma sonucunda gidilebilecek yerlerin listesini çıkardım. İkimizin listesinin en
başında Kabatepe Orman Kampı geliyordu. Aldık çadırımızı, malzemelerimizi
(dalmaya gittiğimizde çoğu zaman çadırda kaldığımızdan dolayı malzemelerimiz
zaten mevcuttu) aldık ve koyulduk yola.
Tekirdağ çevreyolu üzerinden Edirne- Çanakkale yolunu takip
ederek Eceabata ulaşıyorsunuz. Kamp alanı Gökçeada feribotunun hemen sol
tarafında yer alıyor. Yol ortalama 4 saat sürüyor ancak kamp alanına vardığınızda
buna değdiğini anlıyorsunuz. Kamp alanın arabayla günübirlik giriş ücreti 16
tl, çadır alanının gecelik konaklama ücreti ise 20 tl. Buzdolabı kiralamak
isterseniz günlük ücreti 7.5 tl. Eğer erken gidebilirseniz şansınıza buzdolabı
kalmış oluyor ve akşam yapacağınız mangalın malzemelerini ve içeceklerinizi bu
dolapta saklayabiliyorsunuz. O zaman hafta sonu daha bir keyifli oluyor. Ben
yiyecek içecekle uğraşamam diyenler için kamp alanının içinde deniz kenarında
küçük bir kafe mevcut ve hemen yanında da market. Orada yiyebilir ve soğuk
içeceklerinizi marketten alabilirsiniz ancak alkol satılmıyor. Giderken içeceğinizi götürüp buzdolabı kiralamak daha pratik oluyor.
Kamp alanını bir yana bırakırsak kabatepeyi cennet kılan
yanı denizi. Ben yıllardır ege denizinde denize girerim ki ege denizini çok
severim. Ayrıca Akdenize’de Karadeniz’de de denize girdim ancak Kabatepe'nin
denizi benim bu zaman kadar girdiğim en güzel denizdi. Suyu berrak, dalgasız,
ne sıcak ne soğuk.. Özellikle gün batarken insan kendini tam anlamıyla cennette
gibi hissediyor. Gün batımında denize girebilir, kumsalda yürüyüş yapabilirsiniz. Son olarak giderken kesinlikle bir örtü götürmeniz şart çünkü burada yapılabilecek en güzel olaylardan biri de gece şarabınızla kumsala inip ışıl şışıl parlayan gökyüzündeki yıldızları izlemek.
Not: Günübirlik gelenlerin kullandığı alanın çok temiz
olduğunu söyleyemeyeceğim ancak kamp alanı fena değildi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)